‘Lucky Girl’ Akımı Nedir? Sosyal Medya Bunu Konuşuyor
Sosyal medya, son zamanlarda "Lucky Girl Sendromu" adlı yeni bir akımla dalgalanıyor. "Her şey benim için yolunda" anlayışını benimseyen bu yöntem, bazıları için ilham verici bir zihinsel değişimken, bazıları içinse zararlı bir pozitiflik örneği olabilir. Gerçekten etkili mi?

Yaz mevsimi, yenilikler ve hedefler için bir başlangıç zamanıdır; bu dönemde “Lucky Girl Sendromu” yeniden ilgi çekiyor. “Şans benimle birlikte” diyenlerin sayısı oldukça fazla olsa da, bu düşüncenin haksızlıkları göz ardı ettiğini savunanlar da bulunuyor. Peki, bu zihinsel yaklaşım gerçekten ne kadar geçerli ve etkili?

LUCKY GIRL SENDROMU NEDİR?
Son dönemde TikTok gibi sosyal medya platformlarında sıklıkla karşılaştığımız "Lucky Girl Sendromu", tıbbi veya psikolojik bir tanım olmaktan ziyade, pozitif düşünceyi ön plana çıkaran bir zihniyet durumu olarak tanımlanıyor.

Psikolog Dr. Susan Albers’e göre, bu kavram esasen “şanslı olduğuna inanırsan, o zaman şanslı olursun” fikrine dayanıyor.
Her ne kadar “sendrom” olarak adlandırılsa da, burada bahsedilen bir rahatsızlık değil; daha çok bireyin bilinçli bir şekilde olumlu düşünceleri hayatına yerleştirmesi ile ilgilidir.

TikTok kullanıcıları, bu zihniyetle birlikte “ben çok şanslıyım, her şey yolunda gidiyor” gibi olumlamalar kullanarak hayatlarına olumlu deneyimler çekebileceklerine inandıklarını aktarıyor. Bu durum, manifestasyon ve çekim yasası kavramları ile de bağlantılı.

POZİTİF DÜŞÜNCENİN GÜCÜ
Dr. Albers, pozitif düşüncenin bireylerin kendilerine olan güvenlerini artırdığını, stres seviyelerini düşürdüğünü ve motivasyonlarını yükselttiğini ifade ediyor. Beyin yapısı gereği olumsuzluklara daha fazla ilgi gösterse de, olumlu mantralar bu tutumu değiştirmeye yardımcı olabilir.

Kendimize “şanslıyım” dedikçe, zihnimiz bu ifadeyi doğrulamak için gerçek yaşamda olumlu örnekler aramaya başlar. Olumlamalar, insanların hem günlük yaşamlarında hem de geniş ölçekte kendilerini daha güçlü hissetmelerine yardımcı olur. Bu durum, bireylerin daha fazla fırsat görmelerini ve bunlardan faydalanma cesareti kazanmalarını sağlayabilir.

UYGULAMA YÖNTEMLERİ
“Lucky Girl” zihniyetini hayatınıza entegre etmek için çeşitli teknikler önerilmektedir. Bu yöntemlerden ilki, günlük olumlamalar kullanmaktır. “Her zaman doğru yerdeyim”, “En güzel olaylar beni bulur”, “Evren bana her zaman iyi şeyler gönderir” gibi ifadelerle kendinizi motive edebilirsiniz.

Bir diğer yöntem ise hayal gücünü kullanarak görselleştirmedir. İstediğiniz geleceği zihninizde canlandırarak kendinizi buna hazırlayabilirsiniz. Örneğin, bir sabah, sakin bir ortamda beş dakika gözlerinizi kapatıp kendinizi başarılı, mutlu veya istediğiniz bir hayat içinde tasavvur etmek, beyin kimyasallarını olumlu yönde tetikleyebilir.

Ayrıca, sizi destekleyen bireylerle çevrelemek, belirsiz bir talih simgesi (örneğin şans getirdiğine inandığınız bir kolye ya da obje) taşımak da bu olumlu düşünce tarzını güçlendirebilir.

ELEŞTİRİLER VE TEHLİKELER
Binlerce kişi “Lucky Girl Sendromu” sayesinde hayatlarında olumlu değişiklikler yaşandığını savunsa da, bu konuya yönelik eleştiriler de bir o kadar güçlü. Kariyer danışmanı Lisa Quinn’e göre, bu yaklaşım, hayatın adil olmadığını ve herkesin eşit fırsatlara sahip olmadığını göz ardı ediyor.

Bu düşünce tarzı, bazı bireyler için "toksik pozitiflik" problemi oluşturabiliyor. Çünkü olumsuz duyguların yadsınması veya sürekli bastırılması, uzun vadede çeşitli psikolojik zorluklara yol açabilir. Ayrıca, şansın gelmediğini düşünen bir birey, kendisinde bir eksiklik aramak zorunda kalabilir ki bu da özgüven kaybına neden olabilir.

ALTERNATİF BİR YAKLAŞIM: WOOP STRATEJİSİ
Daha gerçekçi bir olumlu düşünce yöntemi olarak önerilen WOOP yöntemi; Wish (dilek), Outcome (sonuç), Obstacle (engel) ve Plan (plan) aşamalarından oluşmaktadır.

Bu bilimsel olarak doğrulanmış yöntem, yalnızca dileklerde bulunmak yerine, karşılaşılabilecek zorlukları da göz önünde bulundurarak sağlam bir eylem planı oluşturmayı amaçlar. Böylece, pozitif düşünce hayalperestlikten sıyrılarak gerçekçi bir stratejiyle buluşmuş olur.
Kaynak: Harper's Bazaar, Cleveland Clinic