Kurbanın Tarihçesi: Neden Kesilir, İlk Kurbanın Hikayesi Nedir?

Zilhicce ayı geldiğinde tüm Müslümanları Hac ve kurban heyecanı sarar. İmkanı olanlar Hac’a giderken, kurban kesmek isteyenlerin de sayısı oldukça fazladır. Peki, kurban kesme geleneği nereden geliyor? İlk kurban ne zaman ve neden kesildi? Tüm bu soruların yanıtlarını güvenilir kaynaklardan araştırdık…

Kurbanın Tarihçesi: Neden Kesilir, İlk Kurbanın Hikayesi Nedir?

Arapça'da hem maddî hem de mânevî yakınlıkları ifade edebilen "kurbân" terimi, dinî bir bağlamda, Allah'a ulaşmayı sağlayan şeyleri tanımlar. Özellikle, bu kelime ibadet amacıyla belirli zaman dilimlerinde kesilen hayvanları ifade etme görevi üstlenir.

Kurban kelimesi, aslında Allah'a yaklaşmayı, bir nevi yakınlaşmayı ima etmektedir.

Yeryüzünde ilk Kurban ne zaman gerçekleştirildi?

İlk kurbanla ilgili bilgi, Hazret-i Âdem’in oğulları Hâbil ve Kâbil'in hikâyesinde yer almaktadır. Onlar, Allah'a ilk kurbanlarını takdim edenlerdir. Bu kıssanın geçtiği ayette de

“...Vaktiyle o ikisi birer kurban takdim etmişlerdi...” (el-Mâide, 27) ifadesiyle 'kurban' kelimesi yer almaktadır.

Türkçe'de de bu bağlamda bu ibadeti ifade etmek üzere "kurban" teriminin yaygınlaştığı düşünülmektedir.

Rivayetlere göre; Kâbil tarımla, Hâbil ise hayvancılıkla uğraşıyordu. Her biri, Allah'a yaklaşma yolları olarak kurban kesmeyi seçmişti.

Hâbil, en sağlıklı ve en değerli hayvanını Allah'a sunarken, Kâbil ise en değersiz mahsulü kurban olarak sundu.

Eski dinî uygulamalarda, adak veya kurban olarak sunulan şeyler yüksek bir tepeye konulurdu. Eğer gökten bir ateş gelip onu yakarsa, bu durum kurbanın kabul edildiğinin bir işareti olarak kabul edilirdi. (Bkz. Âl-i İmrân, 183 ve tefsirleri)

Hâbil'in kurbanı kabul edilirken, Kâbil'in kurbanı reddedilmiştir. Çünkü;

“...Allah, ancak takvâ sahiplerinin kurbanını kabul eder.” (el-Mâide, 27)

Hz. İbrahim ve oğlu İsmail'in kurban öyküsü

Bir rivayete göre İbrahim aleyhisselâm, şöyle demiştir:

“–Eğer Allah, bana bir oğul verirse, onu kurban edeceğim!” İşte bu söz nedeniyle bir imtihana tabi tutulmuştur.

Hazret-i İbrahim (a.s.), sürekli olarak gördüğü aynı rüya sebebiyle oğlu İsmail'i Allah'a kurban etmeye karar verdi. İbrahim Peygamber, eşi Hacer ve oğlu İsmail (a.s.), bu imtihan karşısında Allah'a derin bir teslimiyet gösterdiler.

Hazret-i İbrahim aleyhisselâm, Bâbil’den Şam’a giderken: “Ben Rabbime gidiyorum; O bana doğru yolu gösterecek! Rabbim, bana sâlihlerden bir evlat ver!” dedi. (es-Sâffât, 99-100)

Burada, insanın içsel dünyasındaki en yüce dostuna ulaşma amacıyla çıktığı bir yolculuğa işaret edilmektedir. Devam eden ayetlerde, Hazret-i İsmail’in müjdelenmesi ve kurban edilmesi olayı şöyle anlatılır:

“İşte o zaman, biz O’na yumuşak huylu bir oğul müjdeledik. Babasıyla birlikte yürüyüp gezecek yaşa geldiğinde (babası): 'Yavrucuğum, rüyamda seni kurban ettiğimi görüyorum; bir düşün, ne dersin?' dedi. O da cevap vererek: 'Babacığım, emrolunduğun şeyi yap! İnşallah beni sabredenlerden bulursun!' dedi. Her ikisi de teslimiyet gösterdi ve İbrahim, oğlu İsmail'i alnı üzerine yatırınca: 'Ey İbrahim, rüyayı gerçekleştirdin. Biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız. Bu gerçekten büyük bir imtihandır.' dedik. Biz, ona bir kurban verdik. Geride kalanlar arasında O’na (güzel bir adı) bıraktık: 'İbrahim’e selâm olsun!' dedik. (İşte) Biz iyilik yapanları böyle ödüllendiririz. Çünkü O, bizim inanan kullarımızdandı.' (Sâffât suresi, 101-111)

Bu olaydan dolayısıyla, her yıl Zilhicce ayının 10'u geldiğinde, Müslümanlar en güzel kurbanı seçerek Yüce Allah'a yaklaşmak için bu ibadeti yerine getirmektedir.